26 Aralık 2010 Pazar

Olmadı...

Bekledim! Kendimi dinledim , bir çıkış yolu vardır dedim, olmadı! Delirdim, yapmayacağım şeyler yaptım, duymayacağım şeyler duydum, söylenmeyecek sözler söyledim, olmadı! Ağladım. olmadı! Bekledim, olmadı! Güldüm, olmadı! Umut ettim olmadı, isyan ettim yine olmadı! Sensiz olmaz dedim olmadı, senle olmuyor dedim olmadı!
Senden adam olmaz dedim, benden karın olmaz dedim! ben dedim sen dinlemedin! Kapattım kapılarımı tuttun bacadan girdin, sonra dur gitme dedim dinletemedim! Kal dedim gittin! Git dedim kaldın! İndirdim yelkenlerimi duruldum, olmadı! Baş kaldırdım öfkelendim, yine olmadı! Çok sevdim olmadı, nefret ettim olmadı!

Ben ne senle mutlu kalabildim, ne de sensiz mutlu olabildim! ne yaptıysam, nereye gittiysem OLMADI!

4 Aralık 2010 Cumartesi

isimsiz kahramanımın isminin hecelerine dökülürken ruhum sessiz bir film edasıyla büyük bir cümbüş yaşanıyor kalbimde! uçan kelebeklerin kanatları okşarken yanaklarımı iki parlak göz yaşı yaşadığımı hatırlatıyor bana! uçsuz bucaksız kayboluşlarımda arıyorum sensiz geçen senli günleri.Aşk üçüncü kez şans tanırsa bana dalında kopup uçmak üzere bekleyen küçük bir yaprak olacağım ellerinde...

18 Kasım 2010 Perşembe

Kasım ayı sonbahar hüzün... Ruhuma eziyet ediyor bu ay. Etrafımdaki hüzünlere inat gülümsüyorum hayatın acınası zavallılığına. Kalbime baskı yaparken karanlığı,  derin soluklar alıyorum, yaşıyorum yaşamın inadına.

Suya düşen ekmek parçaları gibi yavaş yavaş parçalanıp yok olurken kalbim, son bir çırpınışla sevmeye çalışıyorum yeni birini.

Acılarımın şerefine kaldırıyorum su dolu kadehimi. İnsanın çaresizliğine inat ayık duruyorum, başım dik, içimde bir huzur ve yüzümdeki asi gülümsemeyle!

Kafa tutuyorum hayata. Tüm zorluklarına rağmen yaşıyorum arzuyla. Kaybedeceklerimin farkında olarak ve yine de göz yumarak tüm bu saçmalıklara, devam ediyorum yoluma.

Küçük canlar veda ederken hayata, bedeli ödenmemiş her günahım için bekliyorum kefaretimi ödemeyi büyük bir korkuyla!

Korku! Pek çok insanın kabullenemediği, itiraf edemediği tuhaf duygu. Pek çoğunun zayıflık kabul ettiği bana göre insanın gücünü aldığı kuvvetli hissiyat!

Eğer öleceksem ve öldüğümü göreceksem, eğer yaptığım her hatanın bedelini ödeyeceksem , yanında biraz da pişmanlıkla ortaya koyarım korkularımı. Ama korkakların yaptığı gibi saklanmam korkuların arkasına.

Ben burdayım hayat! Sana karşı seninle yaşıyorum bu zamanı!

17 Ağustos 2010 Salı

Mutlu gözlerle bakıyorum bu kez geceye! Karanlıkta bir ışık parladı birdenbire! Suratımda şapşal bir gülümsemeyle yıldızlarımı yokladım hala gökyüzündeler mi diye:) Bu kez hüzünlere sarmadım kalbimi, baktım yok yıldızlarım yerinde, dedim belkide kuytuya çekilmişlerdir sevdikleriyle:)

Ne acılar kaldı kalbimi dağlayan, ne anılar kaldı her köşeden karşıma çıkan! Yılların yükünü attım omuzlarımdan! 18 yaşındaki kızın mısralarında buldum kendimi. Diyordu ki "her acı diner, göz yaşları biter, yine biri çıkar karşına, yine inanırsın aptalcasına tarih kendini tekerrür eder":)

Aynalardan kaçmadım bu gece! Uzun uzun baktım kendime! O güzel parıltıyı gördüm gözlerimde. Yıllar önce bıraktığım yerde yakaladım hayatı bir daha kaybetmeyecekmişçesine:)

18 Temmuz 2010 Pazar

????

içimi kemiren bir şeyler var! anlamsız ve boş otururken öylece kafamda beliren derin sorular! cevaplar ortada yokken aramaya bile cesaret edemediğim gerçekler duruyor karşımda! bu çelişkimi diyorum kendi kendime, çelişkinin alası, biraz delilikle birlikte! 
Gözleri dalgın dalgın uzaklara bakan kız, gölgesinde gizlediği gerçeklerle birlikte ne kadar masum görünse de çok büyük bir yük altında eziliyor apansız! peki ya hissettiği yalnızlık! gerçekten var mı yoksa gerçek diye birşey yok mu derken kendi kendine korkakça oturmaya devam ediyor hep oturduğu yerde!

6 Temmuz 2010 Salı

uzun bir gece

Uzun bir gece var önüme! Sıcağın ağırlığı çökerken üzerime, o kadar yorgunum ki gülümseyemiyorum. Bir hüzün var kalbimde, dalıp dalıp uzaklara gidiyorum! İçimde bulamadığım huzuru, uzaklarda arıyorum! Kaçmak çözüm olur mu yaraları sarmaya, bilemiyorum! Gitmek, sadece gitmek istiyorum. Uzaklaşmak durduğum yerden, kendimi dışardan görmek istiyorum.

Yorugunum! Bir kez daha suçu hayata atıyorum. Bir yandan şükrederken halime, bir yandan daha iyi olabilirdi diyorum. Öfkem kendime, cezamı kesemiyorum! Bir yaprak düşüyor dalından hafifçe savrularak, o yaprağa özeniyorum! Bırakıp kendimi rüzgara savrulamıyorum! Hep bir engel var önümde, hep bir zincir var bileğimde. Kuvvetli bir rüzgar esse, düşsem bir taş gibi denize.Batsam derin maviliklere onun sonunda da karanlık var, bırakmıyor beni lanetim, düşmüyor yakamdan kendim!

29 Haziran 2010 Salı

yokmuş artık!!

"Hani verdiğin sözler hani ellerin ellerin nerde? "

Şarkı çalarken radyoda içimden geçiyor yine, yine nerdesin diye hesap sormak!! Boş yere değil, harcadığım yıllara, döktüğüm göz yaşına hesap vermen gerek! Defolup gidebilirsin, her şeyi silebilirsin, benim yapabileceğim gibi! Yaptın da zaten, ne kadar salakça gelse de hala seviyorum diye diye gittin! Güle güle!

Kaldığım yerden hayat devam ediyor şimdi, tüm ağırlığıyla ezerek beni.Dayanamaz mıyım?? Cevap belli! Ben dayanırım! Devam ederim hayatıma! Her şey güzel de olur belki! Belki çeker giderim her şeyi, herkesi arkamda bırakarak! Belki silerim her şeyi, seni de sildiğim gibi! Ne ailem kalır ne arkadaşım bir ben kalırım kendimle! Güzel de olur insanların kirliliğinden ötede! Kendi kendime kalırım ayakta! Hani özgürlüğün bedeli yalnızlık ya!

İsyan da değil bu yanlış anlama! Kendimle kavgam, giden senin ardından! Hep iki kişiydim kafamda seni seven ve nefret eden! Şimdi nefretim hıncını alıyor sevenden! Ne iyi dilekler ne başka birşey kendimi kendimden kurtaracak hiç bir şey yok! Nereye gitsem kaçamam kendimden! Ama bu da geçer! Bu kavga da biter, ben durulurum yine, yine biri kalbime girer! Yine aptalcasına severim , yine körü körüne giderim kendimden! Bu hikaye de burda biter! Tarih kendini tekerrür eder!

26 Nisan 2010 Pazartesi

Eskilerden... "İsyan"

        Zaman gülmek zamanı, ağlamak gelirken içinden, gül kahkahalarla. Bağırmak gelirken sonsuza, sus, kendine içinde sus yalnızlığına!
       Lanetler yağdır hayallerine, rüyalarına, yıkılmışlığına. Üzül ama kimse anlamasın, herkes seni muylu sansın.Gözyaşların içine aksın, içini yaksın yavaşça.Yaşa ölümün ucunda dururken hayatın. Kaderine meydan oku. Alışılmışın dışında kendin ol yalnızca. Sadece kendine dürüst davran ve güvenme dostluklara, aşklara.
Hayat yalan, aşklar yalan, zaman yalan zamanı, zaman intikam alma zamanı. Çektiğin tüm acılara, yaşadığın yaşanmışlıklara isyan zamanı. Acı çektirip zevk alma zamanı. Şimdi varoluşunu kutlama zamanı yalnızlığın karşısında.
        Evet yalnızlığın şerefine, bak hala hayattayım, yaşıyorum.Yaralarım yeni kapandı, yeni yaralar istemiyorum artık.Ve evet aşklarımı gömüyorum, kendi ellerimle kazdığım mezara.Topraklar atıyorum ölümlerin üstüne.Aslında bir parça kendimi gömüyorum.
        Bedenim ayakta, ruhum mezarında. şimdi intikam zamanı. ruhumu diriltmek için bana yapılanı yapmalıyım, canlar yakmalıyım.
       Aşk mı? evet yaşadım. Hep acı çektirdi bana.Hatıralar bıraktı arkasında.Dayanamadı kaçtı umutsuzluğa.Aşk mı? evet tüketti beni, aslında yüceltti.Şimdi karşındayım, dimdik ayakta  ve kalbim atıyor yeni bir hayata.Geçmişin gölgesinden kurtulup, kendimi bir daha harcamayacağıma and içtim ay ışığında. Yıldızlar şahidimdir, her gece hatırlatır bana parlaklığıyla.
       Gözyaşı yok gözlerimde hepsini boşalttım.Akmayacaklar artık bir hiç uğruna. Ne hayal, ne umut, ne de bir gelecek yok artık! bit tek bugün var yaşayacağım ve bir tek bugün var ölmem için!

Eskilerden..."Umut"

      Gelmezdi buralara yalnızlık, ben gelinceye kadar. Karanlık gecede yine tek başıma kalıncaya kadar. Sabaha karşı saat 3.21. uyku gelmez oldu yatak odama. Kapanmaz oldu gözlerim, uyku adına.
      Sessizlik çöktü yine sokaklara. Yıldızlar görünmüyor, bulutların arkasında. Ay bile küsmüş, cevap vermez oldu çağrılarıma. Zaman sonsuz akıp geçiyor üzerimden. Karanlıklar kovalıyor, aydınlıklarımı. Yalnızlık düşmüyor yakamdan bu küçük şehirde.Sokaklar boş, kediler bile yok , gitmişler. Onlar bile kalmamış kaçmışlar benden. Bir sokak lambası durur penceremin önünde.O bile yanmak istemiyor, bezmiş hayatından.
      Kalbimin sesini duyuyorum derinlerde. Kırılmış, incinmiş, ağlıyor.Feryat figan bağırıyor çaresizliğime. Çok sevmiş aldanmış boş yere.Sevilmemiş hiç, tatmamış sevilmenin verdiği hazzı, duymamış hiç sevgi sözcüklerini. Bir ara seviliyorum sanmış, o da yalanmış.Kendini kandırmış seviliyorum diye ama nerdee!
      Gözlerim yanıyor ağlamaktan. Gözyaşlarım tükenmiş, akmıyor artık.Çok ağlamış, çok yorulmuş, bir hiç uğruna harap etmiş kendini. Sonunda o da tükenmiş. Artık sevmez olmuş görmeyi.
      Ruhum kaçmış bedenimden.O bile dayanamamış bana!Kendine yeni bedenler aramış.
      Bedenim boş, ruhum yok, kalbim isteksizce atıyor, gözyaşlarım tükenmiş, boş yere bitmiş, yaşayan bir ölü artık bu beden. Kimse görmüyor yalnızlığımı,  kimse anlamıyor neden yaşadığımı. Ama umudum tükenmedi hala.Bir gün yeniden sevebilecek bu kalp, yeniden kurtulacak yalnızlığından ve bu yüz yine gülecek. Ruhumu bana geri getirecek biri var biliyorum, bir gün o gelecek ve bu yalnızlık bitecek!

Eskilerden... "Gece"

          Gecenin karanlığı sarmış çıplak sokakları.Bir sokak lambası isteksizce yanıyor.Sokak kedilerinin iç parçalayan çığlıkları inliyor sessizlikte.Uzun ve dar sokakta yine yalnızım, yine içimdeki karanlıkta kayboluyorum.
          Sevmek istiyor kalbim, çok sevmek. Ölesiye bağlanmak istiyor, ayrılıklarda ölmek. Bir öpücük konsa dudaklarıma, içim titrese. Kollarıyla sarsa beni, biraz güven, biraz huzur verse.Beni bırakıp gittiğinde dolsa gözlerim, yaşlar süzülse yanaklarımdan, acı çeksem, özlesem, ama yine de sevsem. Hani ölümüneydi ya sevgim. Ölsem!
         Günahlarımla gömülsem. Sorsalar bana niye bu azabın kendine? Sorsalar niye kıydın kendine diye. Anlatsam onlara herşeyi. Anlatabilsem. İçimdeki seni öldürdüğümü anlatabilsem.Paylaşsam kederimi, döksem içimdeki nefreti. Rahatlasam biraz, pişmanlık duymasam.
        Bana yeni bir hayat verseler, son bir şans, yine seni sevsem, yine ölümüne.Ama bırakmasan beni, hep yanımda kalsan bu defa.Gözlerimin içine bakarak konuşsan, kendimi görsem gözbebeklerinde. Sıcaklığını hissetsem soğuk çöktüğünde. Seni seviyorumlu saatlerde yine seninle olsam.Kucağında uyurken okşasan saçlarımı, yavaşça.Bağlansak birbirimize hiç kopmasak.En sevdiğim şarkı çalarken dans etsek seninle.Yağmurun altında iliklerimize kadar ıslansak, ama yine de mutlu olsak.
       Ama olmuyor, sen yoksun burda,  gittin. Gözlerin yok artık, ellerin yok. Yağmur yağmaz oldu buralarda ve şarkımız çalmıyor artık. Geceleri soğuk oluyor, üşüyorum, ama beni saracak kolların yok burda. Uykum geliyor uyuyamıyorm, saçlarımı okşayan kimse yok. Yalnızım bu kalabalık şehirde. Yıldızlar parlamıyor gecelerimde. Kalbim ağrıyor sevgisizlikten , belki de sensizlikten ...

eskilerden..."Zaman"

        Zamanın ortasında kaybolmuş ruhum.Bazen sevmiş, sevilmemiş yeteri kadar, bazen sevmemiş, sevilmiş istemeden. Hep yanlış zamanda yanlış yere gitmiş kalbim. Boş vermiş sonraları, hiçliğe düşmüş, yalnız kalmış, törpülenmiş, unutulmuş ve belki de aldatılmış.
       Karanlıkta yürümüş sonsuzluğa, yılmadan aramış kendini o boşlukta. Işık yok , yol yok, sevgi yok. Gezinip durmuş yıllarca ama ne fayda. Sessizlikteki sesi bulmuş, karanlıktaki ışığı, yalnızlıktaki kalabalığı tatmış.Gözyaşlarında boğulmuş , seller misali gözlerinden boşalan.Ve sensizlikte seni bulmuş, sen henüz var olmamışken.
       Burda zaman yok artık, sevgi yok. Gözyaşı akmaz buralarda. Sen yoksun , hayal yok artık bu hayatta. Sorular dolanır geceleri yastığımın kenarında. Uyuyamam , cevap ararım, cevaplarda kayboldum son defasında.

31 Mart 2010 Çarşamba

Kabus

Evimdeyim,kendi dekore ettiğim odamda, kendi masamda,bilgisayarım var karşımda ve aklımda yazmak istediklerim, kalbimden kağıdıma taşanlar kısaca.

Bir kaç gün önceydi yine yalnızlığımı hissettim. Bu kez kimseyi suçlamadan oturdum saatlerce, düşündüm hata nerde niye.saatin tiktakları arasında gel gitler yaşadım farkında olmadığım.Sağ kulağıma fısıldadı melek "sen yanlış yaptın, hayatını kendinden başka birine göre ayarladın, şimdi o yok ya o yüzden yalnızsın".Sol tarafımdan fısıldadı kulağıma şeytan "Bırak!" dedi bunları." Sen denedin kimse aldırmadı."

Ya dedim, ya bunlar olmasaydı, ama oldu dedi ikiside, anlaşmışlar gibi.Peki dedim hata yaptım, yok mu bunun telafisi.Var dedi sağımdaki, ne hatası dedi solumdaki.İkisini de kovaladım kendimi yatağa attım. Minicik bir gözyaşı isteksizce kaydı yanağıma, ne gerek vardı ki dedi buna.Cevap vermedim diktim gözlerimi dışarıya.Akşam çökerken odama, kapandı göz kapaklarım yavaşça.Ne kadar geçti bilmiyorum, birden uyandım, bir hışımla eve daldım, içerde yaşlı bir kadın! Nerde dedim, bebeğim nerde? Dur biraz! dedi kadın.
Duramam! dedim, ağlıyor, duyuyorum sesini. Bebeğimi verin bana! Sakinleş dedi tutarken kolumdan beni, bir odaya sürükledi, karanlık ve pis evde.Gel dedi, uzan şöyle, çok yorgunsun, perişan olmuşsun, ama bebeğim dedim, uyu dedi.
Sonra hamile bir kadın elinde bir bardak suyla geldi, bir de ilaç verdi. Sudan bir yudum aldım, aldığım gibi yataktan fırladım, banyoya koştum.Musluğun üstünde hamamböcekleri yürüyordu. Burdan mı su verdin bana dedim, kadına kızdım.İçerdeki odaya koştum, karşımda aynı kadın.Bebeğim nerde? dedim, Sesi geliyor! Burda bebek yok dediler. Attım kendimi dışarı, içimde bir telaş, bir sıkıntı! Dışarda bir kadın, çeşmeden su taşıyor, sürekli gidip geliyor. Koşuyorum koşuyorum aynı yerdeyim, hep aynı yerlerden geçiyorum tekrar tekrar.Sanki yer altımdan kayıyor. Her yer pis, böcekler cirit atıyor. Bir hayal görüyorum, kocam denize doğru gidiyor, sonra orda kayboluyor. Çabuk olmam lazım diyor, su taşıyan kadın, zamanım daralıyor. Ne için diyorum, bir yandan da hala koşuyorum. Kapı kapanacak diyor, burda kalırsam bir daha çıkamam. O koşarak gidiyor, ben gidemiyorum . Belki diyorum, denize ulaşırsam kurtulurum. bu arada bebeğim hala ağlıyor, sesini duyuyorum. Tam denize varıyorum, telefonum çalıyor, açıyorum, kapanıyor. Sonra bir anda yatağımda buldum kendimi telefonum tekrar çaldı kapattım. Derin bir nefes aldım, bebeğin sesi hala kulağımda çınlarken, mesaj sesi ile irkildim.Böylece sabahı sabah ettim. Uyandığımda geçmişin kapıları açılmıştı önümde ardına kadar.Girip girmemekte tereddüt ettim, hala duruyorum eşikte, bir gözüm içeride, bir gözüm geride...