31 Mart 2010 Çarşamba

Kabus

Evimdeyim,kendi dekore ettiğim odamda, kendi masamda,bilgisayarım var karşımda ve aklımda yazmak istediklerim, kalbimden kağıdıma taşanlar kısaca.

Bir kaç gün önceydi yine yalnızlığımı hissettim. Bu kez kimseyi suçlamadan oturdum saatlerce, düşündüm hata nerde niye.saatin tiktakları arasında gel gitler yaşadım farkında olmadığım.Sağ kulağıma fısıldadı melek "sen yanlış yaptın, hayatını kendinden başka birine göre ayarladın, şimdi o yok ya o yüzden yalnızsın".Sol tarafımdan fısıldadı kulağıma şeytan "Bırak!" dedi bunları." Sen denedin kimse aldırmadı."

Ya dedim, ya bunlar olmasaydı, ama oldu dedi ikiside, anlaşmışlar gibi.Peki dedim hata yaptım, yok mu bunun telafisi.Var dedi sağımdaki, ne hatası dedi solumdaki.İkisini de kovaladım kendimi yatağa attım. Minicik bir gözyaşı isteksizce kaydı yanağıma, ne gerek vardı ki dedi buna.Cevap vermedim diktim gözlerimi dışarıya.Akşam çökerken odama, kapandı göz kapaklarım yavaşça.Ne kadar geçti bilmiyorum, birden uyandım, bir hışımla eve daldım, içerde yaşlı bir kadın! Nerde dedim, bebeğim nerde? Dur biraz! dedi kadın.
Duramam! dedim, ağlıyor, duyuyorum sesini. Bebeğimi verin bana! Sakinleş dedi tutarken kolumdan beni, bir odaya sürükledi, karanlık ve pis evde.Gel dedi, uzan şöyle, çok yorgunsun, perişan olmuşsun, ama bebeğim dedim, uyu dedi.
Sonra hamile bir kadın elinde bir bardak suyla geldi, bir de ilaç verdi. Sudan bir yudum aldım, aldığım gibi yataktan fırladım, banyoya koştum.Musluğun üstünde hamamböcekleri yürüyordu. Burdan mı su verdin bana dedim, kadına kızdım.İçerdeki odaya koştum, karşımda aynı kadın.Bebeğim nerde? dedim, Sesi geliyor! Burda bebek yok dediler. Attım kendimi dışarı, içimde bir telaş, bir sıkıntı! Dışarda bir kadın, çeşmeden su taşıyor, sürekli gidip geliyor. Koşuyorum koşuyorum aynı yerdeyim, hep aynı yerlerden geçiyorum tekrar tekrar.Sanki yer altımdan kayıyor. Her yer pis, böcekler cirit atıyor. Bir hayal görüyorum, kocam denize doğru gidiyor, sonra orda kayboluyor. Çabuk olmam lazım diyor, su taşıyan kadın, zamanım daralıyor. Ne için diyorum, bir yandan da hala koşuyorum. Kapı kapanacak diyor, burda kalırsam bir daha çıkamam. O koşarak gidiyor, ben gidemiyorum . Belki diyorum, denize ulaşırsam kurtulurum. bu arada bebeğim hala ağlıyor, sesini duyuyorum. Tam denize varıyorum, telefonum çalıyor, açıyorum, kapanıyor. Sonra bir anda yatağımda buldum kendimi telefonum tekrar çaldı kapattım. Derin bir nefes aldım, bebeğin sesi hala kulağımda çınlarken, mesaj sesi ile irkildim.Böylece sabahı sabah ettim. Uyandığımda geçmişin kapıları açılmıştı önümde ardına kadar.Girip girmemekte tereddüt ettim, hala duruyorum eşikte, bir gözüm içeride, bir gözüm geride...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder