23 Eylül 2014 Salı

         

                                                          BİTTİ EN GÜZEL HİKAYEM!


            İlk değildi bu, son da olmayacaktı. Sevmekten vazgeçemeyecektim, uslanmayacaktım asla. Her sevmenin bir sonu olduğunu öğrenmiştim. Kimsenin ebedi kalmayacağını kabullendiğim gibi kabullendim her şeyi. Gülen her yüzü dost sandım, gidenlerin arkasından hep ıslak gözlerle baktım.
             Seni de biliyordum, biteceğini taa en başından görüyordum. Meleklerim fısıldamıştı kulağıma, yürümeyecek demişlerdi. Ama merak bu ya! Ben seni bu kadar severken, sen sevilmeye bu kadar muhtaçken, nasıl biteceğini görmek istedim. Oynadığım kumar büyüktü, kaybım da büyük olacaktı tabiki.
              'Senin için senden vazgeçebilirim. ' demiştim. Hiç ciddiye almamıştın beni, gülmüştün bir de üstüne. Kendim için vazgeçtim senden, tüm gelgitlerinden. Yapamayacağım şey yoktu seninle olmak için, yaptım da herşeyi. Ama yetmedi, zaten hiç bir zaman yetmeyecekti.
              ' Sevemiyorum' demiştin ya hani, 'Birşey hissedemiyorum.', birşey hissedemeyen biri için fazla duygusal ruh halin. Senden uzak kaldığım kadar değerliyim. Gözünün içine bakarken, başımı omuzuna yaslarken, ayağına batan bir çakıl taşı gibiyim.
             Güzeldi güne beraber başlayıp, güneşi birlikte batırmak. Sen balık tutarken sessizce oturup seni izlemek güzeldi. Her akşam aynı sofrada yemek yemek, beraber oturup maç izlemek güzeldi. En çok da sarılmanı seviyordum, ben uyurken sımsıkı sarılmanı. Uyumadan önce aldığım iyi geceler öpücüğü en büyük hazinemdi. Dostlarımız vardı oturup muhabbet edebildiğimiz, kahvemizi yudumlarken birbirimize laf çarpmalarımız. Sen ne dersen de güzeldi ve ne yaparsan yap geri gelmeyecek bunların hiçbiri.
            'Emin misin?' diye sormuştum sana defalarca, sen bana kurallarını yağdırırken. 'Beni istediğinden emin misin?','Emin olmadığım tek şey sensin demiştin?' Şimdi anlıyorum ne demek istediğini. Ailenle konuştuğunda, bana düğünden vs bahsettiğinde medcezirin bittiğini sanmıştım, ama yanılmışım. 2 gün sürdü sadece birşey hissetmiyorumlara geri dönüşün. Şimdi bütün sevgisizliğinle, bütün hissizliğinle, sevemiyorum deyişlerinle başbaşasın. Artık ben yokum hayatında. Evindeki hayaletim de kaybolur zamanla. Belki bir gün aynı masaya otururum seninle dostların ısrarıyla, ama bilmelisin ki ordaki ben değilim aslında!

22 Temmuz 2014 Salı

                                                        YENİ NESIL SEVMELER  
         "Sen" dedi, yutkundu, "ben"dedi, gözlerini kaçırdı. "Biz olamadık" dedim. Sevmeyi beceremedik, sahip çıkamadık, alışkanlıklara boyun eğdik, kalıplara sokmaya çalıştık, ilgi bekledik ama ilgilenmedik. Ne BEN senin istediğin gibi olabildim, ne de SEN bana ayak uydurabildin. Kafamızda yarattığımız o mükemmel insanı gerçek hayatta bulamadık.
          21.yüzyılın en yaygın en ölümcül hastalığı bu. Ne AİDS ne kuş gribi değil insanları tehdit eden. Sinsice içimize işlemiş olan yalnızlık. Sevemiyoruz biz, olduğu gibi kabul edemiyoruz. O kadar kırılmışızki, tahammül edemiyoruz, güvenemiyoruz. Tedavisi de yok üstelik. Gün geçtikçe kanıksıyoruz. Çocukluğumuzu süsleyen peri masallarındaki o beyaz atlı prenslerimizin, o güzeller güzeli saf, masum prenseslerin bizim için var olmadıklarına inanmaya başlıyoruz. Belki de bizim ruh eşimiz, hayat arkadaşımız çoktan başkasının kollarında yerini almıştır diyoruz.
          Bizler teknolojinin kurbanlarıyız. Bizler duyguları unutmuş, huzuru parada arayan, maddeci ruhlarız. Arada hala umudunu kaybetmeyip sevgi arayanlar yok değil, ne var ki kırgınlıklarımız o insanları görmemizi engelliyor. O kadar kin doluyuz ki taşmaya meğilliyiz.
          Ne güzel demiş Nejat işler;  "beni kazanmaktan çok kaybetmeye meğilli bir insanın hayatında kalarak daha fazla rahatsızlık verememeliydim, ben de gittim!" . Eskiden kavga eden sevgililer bir kaç gün sonra barışırlardı, birbirlerini arar gönüllerini alırlardı. Şimdi sudan sebeplerle insanlar evliliklerini bitiriyorlar. Gün geçtikçe tahammülsüzleşiyoruz. Değerlerimizi kaybediyor, değer vermeyi unutuyoruz...