14 Mayıs 2013 Salı

Hep aynı replik!

                 "Hayat acımasız soğuk ve zalim." son zamanlarda dilimden düşmeyen repliğim. Güzel şeyler olmuyor değil, mutluluklar, heyecanlar, sürprizler yaşanmıyor değil.  Ama yine de hayat acımasız bu gerçek hiç değişmiyor. Zaman geliyor ağzına bir parmak bal çalıyor. Sen mutluluktan havalarda uçarken muzur bir çocuğun attığı taş geliyor kanatlarına yapışıyorsun yere. İşin yoksa kanatların düzelsin diye bekle. Tabi o arada bir kedi gelip de seni yemezse...
                   Günler gelip geçerken üzerimden, sevdiklerim hep uzakta, sevdiklerim hep ilgisiz, soğuk! Bazen üşüyorum özlemlerimle, bazen içim titriyor sevgisizlikten. Bazen hayat o kadar ıssız kalıyor ki sokak lambalarının ışıkları bile aydınlatamıyor karanlığımı.
                Uzun zamandır sevemedim kimseyi, ya ben istemedim sevmeyi, ya da onlar izin vermediler. O kocaman kalpli küçük kız öldü içimde, öldüğünde kimse yoktu yanında, yalnız öldü, kimsesiz. Oysa gülerdi gözleri, gözlerine baktığında için ısınırdı, sevgisiyle sarardı seni. Yazık oldu..
               Hayat zalim! Düşünmüyor ki , bu olacakları kaldırabilecek misin, bu kadar güçlü müsün diye. Umurunda değilsin ki sen onun. Bazen öfkeleniyor, öfkesiyle savuruyor seni olur olmaz yerlere. Bir bakıyorsun olmazların içinde kalmışsın bir başına. Ne bir iz ne bir yol bırakmıyor sana. Acımıyor, acıtıyor umarsızca.
              Hayat sendin aslında, acımasız, soğuk ve zalim. Gittin kalbimi kanata kanata. Bense  sana benziyorum zamanla. Acımasız soğuk ve zalim, hayat gibi, sen gibi...