25 Kasım 2012 Pazar

Hayat

Alışkanlıklar insanları hapseden görünmez zindanlar gibi. İnsanın elini kolunu bağlayıp, onsuz yaşayamacağını düşünmeni sağlayan zihinsel bir çıkmaz. Alışkanlıklarımızı bizler yaratırız ve yarattığımız bu eserin esiri oluruz zamanla.

Sevgi insanı bağlar, bağlılık ise özgürlükleri kısıtlar. Birinin sorumluluğunu taşımak hoşuna gider insanın, ihtiyaç duyulmak vazgeçilemez bir zevktir. İnsan kendi özgürlüğünün katili olur bu zevk uğruna. Zamanla sevgi de alışkanlığa dönüşür ve anlamını yitirir.

İnançlar insanlara güç verir, hayatta kalmalarını sağlar. Görmediği birşeyin varlığına inanmak, inanabilmek insanoğlunun verdiği en büyük sınavlardan biridir. Çoğunun aklı almaz bu devasa ruhaniliği, kimisi ise görünür kanıtlar arayışında geçirir ömrünü. Sonun nerde olduğu ise meçhuldur, ölüler dile gelmedikçe ölümden sonrası zifiri bir karanlıktan ibaret kalır.

Alışkanlık, sevgi ve inanç insan hayatının 3 temel direğini oluşturur. Her biri de insanın özgürlüğünü kendi isteğiyle yok etmesine mal olmuştur. İnsan her zaman özgür olmak istediğini söyler ama her defasında aynı labirentler arasında kaybeder onu.